Hayatımda seyrettiğim en kötü futbol karşılaşmalarından biriydi. Takımların, özellikle Galatasaray'ın, arka arkaya iki pas yapamadıkları, ayakta durmanın bile başlı başına bir mücadele olduğu maçta Galatasaray'ın pozisyonu ve kaleye tek bir şutu dahi yok. Bana kalırsa bu kadar kötü bir futbolun tek açıklaması buz tutmuş zemin olamaz. Baros'un sakatlığı ile birlikte gidilen zorunlu sistem değişikliği Galatasaray'ın bütün etkinliğini neredeyse sıfıra indirdi. Çift forvetin pozisyon zenginliğinden 4-1-4-1'in savunma güvenliğini elden bırakmayan ama kısır futboluna geçiş yaptığınızda, ilerideki tek forvetinizin Elmander olmaması gerektiği ortada. Daha ziyade yardımcı forvet rolünü üstlenen Elmander'in dün tek pozisyona dahi giremeyişi hedef forvet olmamasından kaynaklanıyor. Topu saklaması, indirmesi, takım arkadaşlarına servis yapması, çapraz koşularla rakip savunmayı bozması, mücadeleci ruhu ve kalbi bir yana, tek forvet oynadığında Galatasaray'ın takım olarak ileriye çıkmakta zorlandığını ligin ilk 8 haftasında tecrübe etmiştik. Sonraki dönemde çift forvete geçiş ile birlikte hem Elmander'in hem de Galatasaray'ın istatistikleri uçtu. Dünkü maçta Elmander'in yanına koyacağınız bir Sercan ile ileride daha fazla top yapılabildiği özellikle 70. dakikadan sonra görülmüştür. Tek forvet başlayan Galatasaray'ın buz tarlası zeminde bir türlü ritmini bulamayarak puan kaybetmesi ve galibiyet serisinin son ermesi kaçınılmazdı.
Eskişehir benim takdir ettiğim takımlardan biri. Süper Lig'e çıktığından beri istikrarlı bir çizgisi var ve bu sene Skibbe ile üst sıraları zorlamaya başlamışlardı. Skibbe ayrılmasaydı, ilk 4 olmasa da ilk 8'deki yerleri bana göre garantiydi. Özellikle Dede'nin performansı muhteşem. Zamanında neden dünyanın en pahalı sol bekleri arasında olduğunu kanıtlarcasına oynuyor geldiğinden beri. Defansın göbeğindeki Diego da Eskişehir'de beğendiklerim arasında. Cüsseli stoper ayaklarına da hakim, geriden çok etkili biçimde oyun kurabiliyor. Ama Eskişehir'in kalbi ve ruhu Alper Potuk'tur bana göre. Özellikle Veysel ile birlikte oynadığında verimi ve etkinliği bir kat daha artıyor. Dün Galatasaray'ın şansı bana göre Veysel'in cezalı olmasıydı.
Son kelam da zemin için. Bütün hafta kar altında kalan zemin, yukarıdaki fotoğraftan da da görüldüğü gibi, maç sabahı buldozerle temizlendi. Buldozerin zemine verdiği hasardan bahsetmeye gerek yok. Buzlanmayla birlikte zemin resmen tarla gibi olmuş. Modern futbol bu kadar kötü zeminlerde oynanmıyor artık. Sivas'ta olduğu gibi, Eskişehir ve Karabük gibi takımların da bu kötü kış şartlarında buz tutan zeminlere karşı önlem almaları gerekiyor. Bu işi alttan ısıtma ile çözebilirsiniz. Kulüplerin kendi kaynaklarının yetersiz kaldığı durumlarda bu işe müdahale edecek olan stadın asıl sahibi, yani Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü/Gençlik ve Spor Bakanlığı. Futbolcu sağlığına önem veren bir bürokrasi varsa eğer, bu iş en kısa zamanda çözülmelidir. Aksi takdirde kimse çıkıp biz 100 tane stad yapacağız vs... gibi ucuz popülizm naraları atmasın. Önce var olanları modernize edin ve kullanılabilir hale getirin, gerisini sonra düşünürsünüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder