Bu kadar anlamlı bir gecede az daha bir çuval incir berbat oluyordu. Herkes fark beklerken, 72. dakikaya kadar 1-0 geride götürdü oyunu Galatasaray. Ya Servet'in röveşatası gol olmasaydı? Ya Insua o ortayı yapamasaydı? Ya Culio o pası Kazım'ın ayağına atamasaydı? Bunları düşünmek istemiyoruz. Bunları düşünmemek için zayıf rakibe karşı böyle önemli bir gecede dahi sahada tel tel dökülen, attığı bir pas yerine gitmeyen Barış'ın, her an takımı yalnız bırakabilecek Gökhan Zan'ın, artık hiçbirşey olamayacağı belli olan Aydın'ın, yediği inanılmaz hatalı gollerle bu takımın direncini kıran Aykut'u bu takımda yeri olmamalı. Önümüzü görebilmek için önümüzü tıkayanları kenara itmek zorundayız.
Genel olarak Ali Sami Yen'deki son Galatasaray'ı beğendiğimi söyleyemem. Hala orta sahadaki pas trafiğinde sorun var ve Pino'dan tek santrafor olmayacağı ortada. Oyunu kontrol altına aldı almasına ama, pozisyon bulamamasından dolayı heyecan vermedi Galatasaray. Bunun yanında Beypazarı'nın top oynama gibi bir düşüncesi yoktu. İlk golü bulduktan sonra çok kapandılar ve sert oynadılar. Öyle ki maç sonunda faul sayıları 31'di. Aslında biraz daha kollektif oynayabileseler ikinci golü de bulabilirlerdi. Buna karşılık Galatasaray özellikle ilk yarıdaki Culio ve ikinci yarının başındaki Kazım değişiklikleriyle biraz toparlandı. 70. dakikaya da mağlup girince Servet'i de ileri çıkardı Hagi ve bir duran top organizasyonunda Servet'in röveşatasıyla golü buldu. Zaten önemli olan sadece bir goldü. Arkası da geldi. 72 dakika ölüp ölüp dirilen, beklenmedik bir şekilde strese giren Ali Sami Yen aşıkları, son 20 dakikada belki de uzun zamandır sevinmedikleri kadar sevindiler yuvalarında.
Birkaç parantez açalım. Birincisi Culio olsun. Birkaç şampiyonlar ligi maçını seyretmişliğim var. Göze batmayan ama efektif oynayan bir oyuncu. Modern bir orta saha futbolcusunun yapması gerekenleri yapıyor. Pres ve pas. Pas derken yana veya geriye değil, dikine efektif pas. Duran topları da iyi kullandığını söyleyebiliriz. İki maçlık performansı ile Galatasaray'ın aradığı orta saha oyuncusu olduğunun işaretlerini verdi. Asıl sorun bundan sonra da yedek mi başlayacak? Sivas maçında ilk 11'de görmek istediğim bir oyuncu.
İkinci parantezi Kazım'a açmalıyım. Transfer edildiğinde en çok karşı çıkanlardandım ve haklı sebeplerim vardı! Hala da söylediklerimin arkasındayım. Kazım Galatasaray'a bu şekilde gelmemeliydi. Takımından kovulur kovulmaz, Misimovic'e reva görülenler ortadayken, önceki vukuatları hala sıcakken gelmemeliydi. Ama yönetim bir risk aldı. Sportif yönden bakıldığında Kazım gideceği her takımda rahatlıkla oynayabilecek, tekniği muhteşem olan bir adam. Kafasını futbola verdiğinde gerçekten çok ama çok faydalı olur. Ama Kinder Surprise gibi, içinden ne çıkacağı belli değil.
Son parantezi yönetime açalım. Yapılan iki transfer var ve takım hala bocalıyor. En az 3 transfer şart. Kaleci, orta saha, santrafor. Ama kadro derinliği açısından en azından bir forvet ve bir de defans oyuncusu daha alınması lazım. Bir Galatasaray klasiğini daha yaşıyoruz: yetişmeyen transferler. Şu anki tablodan transferlerin açılışa da yetişmeyeceği gözüküyor. Sevgili yönetim, 31 Ocak'ta yapılan transferler ne bana yarar ne sana.
Ali Kırca'nın şiirinde gözleri dolmayan var mı?
Ali Kırca'nın şiirinde gözleri dolmayan var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder