Galatasaray konsantrasyonu yüksek ve ne olursa olsun kazanmak için, Fenerbahçe ise beraberliğe razı bir düşünceyle sahaya çıkan taraftı. Sonuç olarak pozitif oynamak isteyen ve futbolun doğrularını uygulayan kazandı.
Fenerbahçe'nin kadrosunu gördüğümde gerçekten şaşırdım. Aykut Kocaman'ın nispeten başarılı sisteminden ve alışılagelmiş derbi formasyonundan farklı olarak Alex'i tek forvete yerleştirmesi ve kanatları iki yetersiz ve dağınık adama teslim etmesi anlaşılır gibi değildi ve aslında hezimete de davetiye çıkaran bir tercihti. Galatasaray ise beklentilerin aksine çift forvet ve Emre Çolak ile sahaya çıktı. Bu kadrolar ile maçın Fenerbahçe yarısahasında oynanacağını tahmin etmek çok zor değildi. Galatasaray'ın bu seneki en büyük silahı etkili hücum pres ve Emre'nin kadroda yer alması yabancı kısıtlamasından ziyade sistemin gerektirdiği bir durumdu. Kazanmanın yolunun hücum presten ve kanat beklerinin bindirmelerinden geçtiğine değinmiştim. Nitekim ilk iki gol bu şekilde geldi. Ancak bundan önce de sağlı sollu kanat atakları ve göbekten dikine paslarla ilk yirmi dakikada rakibini resmen sürklase ederek beş tane net pozisyona girdi Galatasaray. Biraz beceriksizlik, biraz da kaleci şansı farkın açılmasını, daha doğrusu hezimeti engelledi diyebiliriz.
Eğer presi ve hücum performansını 90 dakikanın geneline yaymayı başarabilirse bu Galatasaray'ı durdurmak pek kolay olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder