Misimovic'in yılan hikayesine dönen transferi tamamlandı. Wolfsburg'a 3 taksitte ödenmek üzere 7 milyon Euro verilecek, Misimovic ise yıllık 2 milyon Euro ve maç başına 10.000 Euro alacak. Maliyet açısından bakarsanız Elano'dan ve Keita'dan daha düşük maliyetli bir transfer oldu. Ayrıca Keita ve Elano, Galatasaray'a gelmeden önce takımlarının as oyuncusu değillerdi, ama Misimovic sezon başına 45 maçtan fazla oynayan ve 10 gol 10 asist barajını aşan bir oyuncu. Son iki sezonda Bundesliga'da toplam 37 asist yapmış ve asist krallığında zirvede yer almış bir isim. Dolayısıyla kelepir olmasa da oldukça uygun şartlarda gerçekleştirilmiş bir transfer olduğu konusunda kamuoyu hemfikir.
Insua ise Galatasaraylılar için sürpriz bir isim açıkçası. Karpaty maçlarında Hakan Balta'nın çöküşünden sonra, özellikle Çağlar'ın birçok futbolcunun başını yemiş olan pubis sakatlığından dolayı ameliyat olduğu ve dönmesinin en az 2 ayı bulacağı bir ortamda sol bek tercihi çok mantıklı. Rijkaard'ın Karpaty maçından sonraki defans oyuncusu istediğine ve fakat bunun gerçekleşmediğine dair açıklamalarından sonra bu beklenebilir bir gelişmeydi aslında. Aziz Yıldırım tarafından Aykut Kocaman'ın istediği her transferin yapılması biraz da yönetimi harekete geçirmiş olacak.
Biraz daha yakından bakalım yeni isimlere. Misimovic, Bundesliga'yı takip edenlerin tanıdığı bir futbolcu. Önünde oynayan forvetleri gol kralı yapan bir pasör. Şampiyon oldukları sene Grafite, geçtiğimiz sezon ise vatandaşı Dzeko'nun gol kralı olmaları hiçbir şekilde tesadüf değil. Özellikle Misimovic'in Dzeko ile uyumu çok önemliydi Wolfsburg için, bunu hem Bosna Milli Takımı tekni direktörü Saffet Susic, hem de Dzeko'nun kendi ağzından dinleyebilirsiniz. Bence Diego Wolfsburg'da bir Misimovic etkisi yaratamayacak. O zaman neden Wolfsbug Misimovic'i gözden çıkardı? Cevabı basit, isteksiz oyuncuyu takımda tutmayacaksın. Misimovic uzun zamandır ayrılmak istediğini yönetime iletiyordu. Kendi açıklamalarında da geçtiğimiz sezon yaşadığı bazı problemler yüzünden attığı gollere sevinemediğini söylüyor.
Misimovic'in ayrılma nedeni huzursuzluğuydu, ancak Insua tamamen devamlılık sağlayabileceği bir kulübe gitmek için ayrıldı Liverpool'dan. Geçen sezon Aurelio'nun yaşadığı sakatlık sorunları sebebiyle formayı kapan Insua, Reds forması altında 44 maça çıktı. Bu dönemde Aurelio'ya teklif edilen yeni kontratın, maç başına ücrete sıcak bakmayan Aurelio tarafından reddedilmesi de Benitez'in Insua tercihini yapmasında etkili oldu. Herkes sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Aurelio'nun takımdan ayrılacağını düşünürken, takımdan ayrılan Benitez oldu ve Hodgson Aurelio'ya iki senelik yeni bir sözleşme teklif etti. Aurelio'yla tekrar anlaşan Hodgson, eski takımı Fulham'ın sol beki Paul Koncesky'yi de kadrosuna katarak bir anlamda Insua'yı gözden çıkardığını gösteriyordu. Insua, bu iki oyuncunun arkasında kalacağını düşünmüş olacak ki, ayrılmayı doğru buldu ve kendisine ihtiyacı olan bir takıma transfer oldu.
İyi de oldu.
---------------
Oyuncuların teknik analizini yapmayı gereksiz buluyorum. Kendime göre fikirlerim var elbet, ama oynadıkça kimin ne olduğu anlaşılacaktır. Ancak takımın oynamak istediği sistem ve diziliş ile ilgili birkaç şey söylemek gerekiyor. Rijkaard'ın kafasındaki defans dörtlüsü Sabri, Neill, Hakan, Insua şeklinde olacaktır. Neill gibi Puyol-vari bir stoperin yanına, Pique-vari bir pasör olan ve pozisyon almasını bilen bir stoper olarak Hakan'ı yerleştirmeyi düşünüyor Rijkaard. Geriden oyun kurmakta zorlanan Galatasaray'da Neill'ın isabetli paslarını görebiliyoruz ancak Servet'in şişirme uzun toplarının %90'ının rakibe ya da oyun dışına gittiğini düşünürsek, bu mantıklı. Rijkaard nasıl kalecilerin topu degaj yapmalarındansa, defansa verip oyunun geriden başlamasını istiyorsa, defans oyuncularının da pas yaparak topu ileri taşımalarını istiyor. Bunun için de Servet seçimi Rijkaard'ın sistemini arızaya uğratıyordu. Insua'nın gelişiyle Hakan artık stopere geçebilir ve Galatasaray geriden oyun kurma konusunda sıkıntı yaşamaz. Bununla birlikte Rijkaard'ın genel isteği bek oyuncularının hücumcu olmaları. Sabri'nin hücum gücünü biliyoruz, Ali Turan o bölgede ofansif açıdan yeterli olamadı. Geçen sezon asıl sol bekte çoğu zaman sorun yaşadı Galatasaray. Caner'in aslen bir sol orta saha/açık olması, bekte oynadığında ortaya vasat altı bir görüntü çıkmasına sebep oldu. Ne hücumda etkili olabildi Caner, ne de defansta. Ancak Insua orijinal bir sol bek. Mevkisi, yetenekleri, altyapısı ve alışkanlıklarıyla beraber o bölgede Caner'den çok daha etkili olacaktır. Çok uzun boylu olmasa da zamanlamasının ve pozisyon alma yeteneğinin iyi olması sebebiyle hava toplarında etkili, çok driplingli olmasa da hızlı hücuma çıkabilen, etkili orta ve pas çıkarabilen bir oyuncu Insua. Bu açıdan bakıldığında Galatasaray'a sınıf atlatmaz, ama faydalı olacağına şüphem yok.
Asıl önemli olan orta saha kurgusu. Elde olan orta saha oyuncuları Elano, Misimovic, Cana, Mustafa, Ayhan ve Barış. Misimovic'in banko oynayacağını düşünürsek geriye iki oyuncu kalıyor. Bunlardan birisi kesinlikle Cana olmalı. Kesiciliğiyle, rakibin oyununu bozan yapısıyla, sertliğiyle o bölgede ihtiyaç duyulan adam. Özellikle basit oynaması, maceraya girmemesi, dolayısıyla hata yapma ihtimalinin düşük olması o bölge için Cana'yı vazgeçilmez kılıyor. Onun yanına iyi top yapabilecek aynı zamanda oyunun iki yönünü de iyi oynayabilecek bir adam lazım. Bu adam mevcut kadroda bana göre Ayhan olur. Elano'nun defansif yönü zayıf, kondisyonu yetersiz ve asıl rakip ceza sahasına yakın oynadığında etkili olduğu açık. Bu sebepe ilk tercih, son birkaç maçta takımın en iyisi olan Ayhan olmalı. Dizilişi 4-2-3-1 olarak düşünürsek defans dörtlüsünün önündeki ikilinin Cana ve Ayhan'dan oluşması ve önlerindeki üçlünün ortasında oyunkurucu olarak Misimovic'in oynaması bana daha mantıklı geliyor. Misimovic'in katkısıyla beraber Arda'nın üzerindeki ofansif yükün de kalkacağı ortada. Kewell'ın yokluğunda takımdaki tek yaratıcı oyuncu Arda'ydı ve takım O'nun ayağına bakıyordu. Şimdi Misimovic'in girmesiyle bu durum değişecek.
Forvette ise Baros ve Arda rakipsiz. Arda'nın rakip yarı sahanın heryerinde oynayabildiği düşünüldüğünde, oynayabilirlik durumuna göre Pino'yu sağda veya Kewell'ı solda tercih edebilirsiniz. Yeri geldiğinde Kewell'ın Baros'un mevkisinde tek santrafor olarak oynayabilmesi de aslında esnek bir kurgu sağlıyor. Mehmet Batdal'ın uzun süre takımdan ayrı kalacak olması sebebiyle bu bölgede Baros-Kewel rotasyonunu izleyebiliriz. Ama yine de kadro derinliği açısından bu bölgeye bir takviye yapılması düşünülebilirdi. Bunun dışında Elano'nun sağ orta saha olarak oynayabildiğini de göz önünde bulundurmak lazım. Yeri geldiğinde Sivas maçında Emra Çolak'ın oynadığı bölgede Elano'da oynayabilir. Tabii bunun için bekinin, yani Sabri'nin Maicon rolüne soyunması gerekiyor, ki bu biraz uzak bir ihtimal. Ama Elano'nun yeteneklerini sergileyebilmesi açısından rakip kaleye mümkün olduğunca yakın ve tehlikeli bölgelerde topla buluşması gerektiği artık herkesin ortak kanısı. Ayrıca ofansif yükün paylaşılması adına da önemli bir tercih olabilir. Serdar Özkan'ın bu takımda yeri olmadığını düşünüyorum. Olsa dahi üçüncü tercih olmaktan öteye gidemeyecektir. Elbette kesin konuşmamak lazım, özellikle driplingleri ve pas oyunu üzerine çok çalışmaya devam ederse iyi bir yedek olabilir.
Sonuç olarak mevcut kadronun Rijkaard'ın kafasındaki futbolu oynayabileceğini ancak kadro derinliğinin istenilen düzeyde olmadığını düşünüyorum. Galatasaray'da özellikle sakatlık konusunun büyük sorunlara yol açtığı bilinirken, kadro derinliğinin oluşturulması gerektiği ortada. Kalecilerin durumunu bir kenara bırakırsak defansta Sabri'nin yedeğinin Serkan Kurtuluş olması gerekirken Ali Turan'ın tercih edilmesi, Çağlar'ın ve forvette Baros'un alternatifi olan Mehmet Batdal'ın uzun süre oynayamayacak olmaları, Pino'nun sakatlık dosyasının kabarık olması, Kewell'ın aşırı yüklemeye karşı yorgunluk ve sakatlıkla tepki vermesi gibi etkenler, bu uzun maratonda yedek kulübenizin de zengin olmasını gerektiriyor. Galatasaray'da bunun sağlanamamış olması, ileride kadro kurgusunda bazı problemlerin yaşanabileceğinin bir işareti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder